Genel

Taş Çapa İlk Kez Kamuoyuyla Buluştu

Girne açıklarında Tevfik Camgöz tarafından keşfedilen ve 2020 yılında Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürlüğü’nün izniyle, teknik personelin gözetiminde Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi’nin bilimsel katkılarıyla su altından çıkarılan Taş Çapa, düzenlenen anlamlı bir etkinlikle ilk kez kamuoyuna tanıtıldı.

Sergi açılışında konuşan Başbakan Yardımcısı ve Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, “Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi’ne ve Eski Eserler Dairesi’ne teşekkür ederiz. Uzun süren çalışmaların ardından bugün bu eşsiz eseri sergilemenin mutluluğunu yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi (UKÜ) Rektörü Prof. Dr. Halil Nadiri ise, “Bu eşsiz eserin bulunması, yerinden çıkarılması ve konservasyonu sürecinde Üniversitemiz bünyesindeki Arkeoloji, Kültürel Miras ve Koruma Merkezi önemli katkılar sunmuştur” dedi. Nadiri, merkezin yalnızca bu eserin korunmasına değil, aynı zamanda geçmişle bugün arasında köprüler kurulmasına da hizmet ettiğini vurguladı. Konuşmasında ayrıca Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanlığı’na, Eski Eserler ve Müzeler Dairesi yönetimine ve projede emeği geçen tüm akademik ve teknik ekibe teşekkür etti.

Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürü Emine Ziba da yaptığı konuşmada, “Yoğun çalışmalar sonucunda bugün bu anlamlı açılışı gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz” diyerek katkı sağlayan herkese teşekkür etti.
Taş çapanın bilimsel kazı çalışmaları, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Müge Şevketoğlu’nun bilimsel önderliğinde yürütüldü. Eserin tuzdan arındırılması süreci ise konservatör Pembe Özen tarafından iki yıl süren titiz bir çalışmayla tamamlandı.

Genel tipolojisine göre “Suriye tipi” olarak sınıflandırılan ve Geç Tunç Çağı’na (M.Ö. 1479–1100) tarihlenen bu tek delikli taş çapa, başlangıçta Mısır’la ilişkili bir stel (anıtaş) olarak kullanılmış. Üzerinde 13 satırlık hiyeroglif yazıtlar bulunan stel, daha sonra denizciler tarafından gemi çapasına dönüştürülmüş ve tılsımsal bir anlam yüklenerek kullanılmıştır.

Stel üzerinde yer alan astragaller, yunuslar ve Medusa başı gibi figürlerin, denizcilikte iyi şans ve koruyuculuk sembolleri olarak kullanıldığı düşünülüyor. Yazıtlar, Mısır Firavunu II. Tutmose dönemine (yaklaşık M.Ö. 1493–1479) işaret ediyor. Bu yönüyle eser, Doğu Akdeniz’de bugüne kadar keşfedilen en uzun yazılı metni barındıran tek çapa olma özelliğini taşıyor. Büyük olasılıkla bir fırtına sırasında demir atarken kaybedilen çapanın, günümüze ulaşan hikâyesi bilim dünyası açısından büyük önem taşıyor.

Etkinlikte ayrıca, çapanın denizden çıkarılış sürecini anlatan kısa bir belgesel film de izleyicilere sunuldu.Geçmişin denizcilik kültürünü, inanç sistemlerini ve ticaret ilişkilerini bugüne taşıyan bu benzersiz eser; yalnızca bir arkeolojik buluntu olmanın ötesine geçerek, Kıbrıs’ın kültürel mirasına ışık tutan güçlü bir anlatıya dönüştü.